Author | Message |
sdemir
162 posts |
#forums.php?m=posts&id=185 2009-12-11 11:20 |
Laboratuvarlar sadece tıpçılara emanet olmasın
Tıbbi laboratuvar uzmanlığının sadece tıp fakültesi mezunlarıyla sınırlanması eleştirildi. Sürece biyoloji, kimya, biyokimya ve eczacılık gibi tıp dışı dalların da katılmasını isteyen tıbbi biyokimyacılar, bu alanların da mecburi hizmete tabi olması gerektiğini savundu Biyokimyacılara göre biyoloji, kimya, biyokimya ve eczacılık gibi tıp dışı disiplinler de kendileri gibi tıbbi laboratuvar uzmanı olarak kabul edilmeli. Türk Biyokimya Derneği Başkanı Prof. Dr. Nazmi Özer, Sağlık Bakanlığı Sağlık Eğitimi Genel Müdürlüğüne bir yazı yazarak, tıbbi laboratuvar uzmanlığının sadece tıp fakültesi mezunlarıyla sınırlanmasının yanlış olduğunu bildirdi. Dernek, tıp dışı disiplinlerin (biyoloji, kimya, eczacılık, veterinerlik) tıpta uzmanlık yapması, bu alanda kariyer yapması ve eğitim ve araştırma hastanelerinde başasistan, şef yardımcısı ve şef olmasının yolunun açılması gerektiğini bildirdi. Kişilerin her alanda eşit bir sınava esas tutulması gerektiğini belirten Dernek, yazısında Tıpta Uzmanlık Sınavları(TUS)’nda tıp mezunları ile tıp dışı disiplinler arasında soru ve puanlama eşitliğinin sağlanması gerektiğine dikkat çekti. Böylece, kişilerin tıp mezunu veya tıp dışı olsun, eşit derecede bilgi temeline sahip olacağı varsayıldı. Dernek, tıp dışı uzmanların da mecburi hizmete alınması gerektiğini savunarak, “Tıp dışı uzmanların mecburi hizmete alınmaması bizce yanlıştır. Bu yanlış da düzeltilmeli, tıp dışı uzmanlar da mecburi hizmete alınmalıdır. Bu uygulama ile tıp mezunu uzmanlara haksızlık edilmektedir” denildi. “Uzmanlık tıp mezunlarıyla sınırlanmamalı” Dernek, önerisini aynı zamanda temsilcisi olduğu “International Federation of Clinical Chemistry and Laboratory Medicine (IFCC)”nin görüşleriyle de destekledi. Tıbbi laboratuvar uzmanlığının (tıbbi biyokimya uzmanlığı ve tıbbi mikrobiyoloji uzmanlığı) sadece tıp fakültesi mezunlarıyla sınırlanmasını eleştiren Prof. Dr. Nazmi Özer, yazısında şunları kaydetti: “Bu yaklaşım bilimsel değildir ve evrensel doğrular ile çelişmektedir; ayrıca, ülkemizde bugüne dek süregelen uygulamalarla da çelişmektedir. Üstelik böylece, sanki tıp dışı disiplinlerden gelen uzmanların tıbbi laboratuvar uzmanlığını yürütemediği, uzmanlık eğitiminde yeterli uzman yetiştiremeyeceği gibi bir izlenim doğurulmaktadır. Bugün dünyaya bakıldığında tıbbi laboratuvar uzmanlık eğitiminin multidisipliner olduğu görülmektedir. Bu durum, on yıllardan beri, gerek ABD’de gerek İngiltere’de gerekse Kara Avrupası’nda geçerlidir. Biz Batı’da kendi alanımız olan tıbbi biyokimya ile ilgili olarak geçerli olan uygulamaları paylaşmak istiyoruz.” “Farklı disiplinler sürece zenginlik katar” Tıbbi biyokimyanın multidisipliner ve disiplinler arası (interdisipliner) uzmanlık alanı olduğunu belirten Özer, söz konusu alanın tıbbın bir alt birimi olduğunu ve doğa bilimleri (kimya, biyokimya, biyoloji, fizik, matematik) ile tıp bilimi arasında yer aldığını dile getirdi. “Bu farklı bilimlerin birbiri ile kaynaştığı bir uzmanlık alanıdır. Bu yüzden, öteden beri tıp dışı disiplinlere açık bir uzmanlık olagelmiştir” diyen Özer, şu anda Türkiye’de diğer ülkelerde olduğu gibi, tıp mezunlarının yanı sıra biyoloji, kimya, eczacılık ve veteriner hekimliği mezunlarının klinik biyokimya uzmanlığı yapabildiğini belirtti. Literatürde, farklı disiplinlerden gelen uzman adaylarının, klinik biyokimya eğitim sürecine zenginlik kazandırdığı, bu süreçte tıp mezunlarının tıp dışı mezunlara, tıp dışı mezunların tıp mezunlarına eğitim açısından büyük katkıda bulunduğu anlatıldı. Bugün klinik karar sürecinde tıbbi laboratuvar payının yüzde 70 olduğunu açıklayan Dernek, söz konusu oranın 1985’te yüzde 45 olduğunu vurguladı. Tıbbi laboratuvar alanında hızlı bir gelişme olduğu ve bu gelişmede tıp dışı laboratuvar cıların katkısının büyük olduğu anlatıldı. Bakanlığa yollanan yazıda, Avrupa ülkeleri örnek gösterildi ve ülkelerin büyük bir çoğunluğunda tıp mezunları ile tıp dışı disiplinlerden gelenlerin laboratuvar uzmanlığını birlikte yürüttüklerine işaret edildi. Tıbbi biyokimyacıların çoğu tıp dışı kökenli Dernek, konuya ilişkin Avrupa ülkeleri örnekleri de verdi. On beş Avrupa ülkesinde tıbbi biyokimya uzmanlığının multidisipliner olduğu belirtilerek, “Avrupa ülkelerinde aktif 30 bin tıbbi biyokimya uzmanından büyük çoğunluğunu, üçte ikisini, bilimci veya eczacıların oluşturduğu, tıp mezunlarının oranının üçte bir olduğu ifade edilmektedir. Durum, Anglosakson ekolünü sürdüren ABD ve Kanada’da da farklı değildir. Bu ülkelerde de klinik patolog ve klinik bilimci şeklinde multidisipliner yaklaşım geçerlidir” denildi. Türkiye’de, genellikle tıp mezunları tarafından öne sürülen yanlış bir tez olduğuna dikkat çeken Dernek, şunları kaydetti: “Lisans eğitiminde tıp fakültesi mezunları 6 yıl okuyor, tıp dışı olanlar 4 yıl okuyor; dolayısıyla uzmanlık tıp fakültesi mezunlarının hakkıdır’ şeklinde tez var. Bu yaklaşım da bilimsel değildir. Avrupa Birliği Klinik Kimya ve Laboratuvar Tıbbı Konfederasyonu (EC4), bu süreyi en az dört yıl olarak belirlemiştir. EC4, bilim ve eczacılık kökenli olanların uzmanlığı için gerekli lisans eğitimi süresinin, ülkeden ülkeye 4 ya da 5 yıl olarak değiştiğini belirtmektedir. EC4, lisans eğitimi süresini 2005’te 5 yıla çıkarmış, ancak herhangi bir kısıtlama getirmemiştir. Bu durum şöyle ifade edilmektedir: ‘Mezuniyet öncesi eğitimin ana öznesi genellikle kimya/biyokimya veya tıp ya da eczacılık olacaktır, ancak üye ülkelerden birinde özel kişiler kabul görebilir ve bu durum Avrupa Birliği ülkelerinde değişkenlik gösterecektir.’ Görüldüğü gibi bu konuda da, ülkenin yapısına göre esnek yaklaşmak gerekmektedir.” “Kariyerde yükselme yolu açık tutulmalı” Dernek, şu anda çok sayıda tıp dışı asistan, başasistan, şef yardımcısı ve şefliklerin varlığına dikkat çekerek, “Bunlardan şeflerin durumu zaten değiştirilemez, kazanılmış haktır. Ancak, geriye kalan asistan, başasistan ve şef yardımcılarının da şefliğe kadar ilerleme yolu açık olmalıdır. Bu yolun kapatılması hukuka aykırıdır. Aksi uygulamalar, çok sayıda hukuki sorunun çıkmasına yol açacaktır. Çünkü şu anda asistan, başasistan ya da şef yardımcısı konumundaki meslektaşlarımızın en azından bir kesimi şefliğe kadar ilerleme düşüncesine sahiptir. Eşit sınavlara girerek mesleki alanda ilerlemek bu meslektaşlarımızın hakkıdır. Hukuken bu hakkın önlenmemesi gerekir” dedi. Tablo: Avrupa ülkelerinde tıbbi biyokimya alanında disiplinlerin durumu Ülke Laboratuvar Uzmanı Olabilen Disiplinler Almanya Tıp doktorları (MD), tıp dışı bilimciler (scientists)* Avusturya MD, Kimyacılar, biyologlar, eczacılar Belçika MD, Eczacılar biyokimyacılar/kimyacılar Danimarka MD, Biyokimyacılar/kimyacılar Finlandiya MD (%25), Tıp dışı bilimciler (Scientists, %75) Fransa MD, Eczacılar, veterinerler Hollanda MD, Biyokimyacı/kimyacı, eczacı, biyolog, diğer uygun disiplinler İngiltere Klinik bilimciler ve klinik patologlar İrlanda Klinik bilimciler ve klinik patologlar İspanya Tıp, eczacı, biyolog, kimyacı İsveç Tıp ve diğer disiplinler İtalya MD, Klinik bilimci (biyolog, kimyacı, eczacı) Lüksemburg MD, Biyokimyacı/kimyacı, eczacı Portekiz MD, Eczacı Yunanistan MD, Bilimciler (kimyacı, biyokimyacı, biyolog) Kamu sektöründe büyük çoğunluk tıp dışı bilimcilerden oluşmaktadır. (*) Bilimci (scientist) veya klinik bilimci (clinical scientist) tıp dışı disiplinleri (biyoloji, kimya, biyokimya, eczacılık gibi) tanımlamaktadır. Prof. Dr. Süleyman Demir
Bu mesaj sdemir tarafından değiştirildi (2009-12-17 10:07, önce) |
|
sdemir
162 posts |
#forums.php?m=posts&id=186 2009-12-11 11:22 |
Laboratuvar hekimden sorulur
Laboratuvar uzmanı hekimler, tıbbi laboratuvar uzmanlığının tıp dışındaki alanlara açılmasını talep eden Türk Biyokimya Derneğine şiddetle tepki gösterdi Tıbbi laboratuvar uzmanlığının sadece tıp fakültesi mezunlarıyla sınırlanmaması; biyoloji, kimya, eczacılık, veterinerlik gibi alanların da tıpta uzmanlık yapabilmesini savunan Türk Biyokimya Derneği yoğun eleştirilere maruz kaldı. Tıp dışı mesleklerin karmaşa yarattığını öne süren bir uzman doktor, Medimagazin’e yazdığı mektupta, “Türk Biyokimya Derneği tüm biyokimyacılar adına konuşamaz. Mesela ben bu derneğe üye değilim. Türk Klinik Biyokimya Derneğine üyeyim. Tıp dışı meslekler sürece kalite değil, karmaşa katıyorlar. Heterojenite huzursuzluk dışında bir şey vermiyor. Bizler tıpçı değil, tıp doktoruyuz. Tıp doktoru diplomamız mevcut. Mesleğimizi aşağılayarak kendi seviyelerine çekmek istiyorlar. Tıp dışı mesleklerin TUS’a girmemesi konusunda böyle düşünen sadece Türk Biyokimya Derneği herhalde. Bizim 3 derneğimiz daha mevcut. Diğer dernekler de fikirlerini açıklasınlar” diye konuştu. Laboratuvar uzmanları hekim olmalı Bir başka doktor da, laboratuvar uzmanlarının hekim olması gerektiğini şu maddelerle gerekçelendirdi: “ Laboratuvar uzmanları hekim olmalı ki, klinik bilgilerinin olmasından dolayı tetkik sonuçlarını sağlıklı yorumlayabilsinler. Uzmanlar hekim oldukları için tetkik sonuçlarına göre meslektaşlarının sorularını yanıtlayabilmeli, meslektaşlarını yönlendirebilmelidir. Yine hekim olmalarından dolayı diğer klinik birimlerle sağlıklı ilişki kurabilmeli; hasta-tetkik ilişkisindeki incelikleri kavrayabilmelidir.” Önce tıp eğitimi alınmalı Biyokimya ve klinik biyokimya uzmanı bir başka hekim, Medimagazin’e yazdığı mektupla, laboratuvar ların sadece tıp mezunu doktor kökenli uzmanlara emanet olması gerektiğini savunarak, mektubunda şu ifadelere yer verdi: “On yıldır biyokimya uzmanı olarak çalışmaktayım. Klinik Biyokimya Derneği üyesi olarak sağlık hizmeti sunan tüm hastanelerde laboratuvar branşlarının tıp fakültesi mezunu ihtisas yapmış uzmanlarca yönetilmesi gerektiğine inanıyorum. Tıp eğitimi almadan, insan anatomisi, fizyolojisi ve endokrin bilgisi olmadan iyi bir laboratuvar uzmanı olunabileceğine inanmıyorum. Cihazlardan çıkan sonuçların yorumlanması ve olası tanı için klinikçilerle bağlantı kurulması hayati öneme sahiptir. İhtisasımız sırasında doktora yapan biyolog ve kimyacı arkadaşlar hipotalamus ve hipofiz gibi organların neler olduğunu, nasıl çalıştıklarını ve fizyolojisini bilmediklerinden bizlere soruyorlardı. Bizim 6 senede öğrendiğimiz şeyleri bir kaç ayda öğrenmek istemişlerdi. Bizler bu ülkede zamanında lise mezunlarının 3 ayda laboratuvar teknisyeni, sağlık memuru ve hemşire yapılarak sağlık hizmeti vermek üzere görevlendirildiğine şahit olduk. Hatta bir ara eczacıların eğitimden geçirilerek hekimlik diploması verilmesi gerektiğine inanan ve savunan insanlar gördük. Laboratuvar idare etmeyi çok isteyen arkadaşlarımız, önce diğer insanlar gibi tıp fakültesini kazanmalı ve üstüne biyokimya ya da mikrobiyoloji ihtisası yapmalıdır.” “Bu durum tamamen haksızlık” Bir başka biyokimya uzmanı hekim de önerinin kabul edilemez olduğunu şöyle anlattı: “Tıp kökenli bir biyokimya uzmanıyım. Yanıma bir biyolog biyokimya uzmanı arkadaş atandığı için yatak kapasitesi mağduriyetinden tek almam gereken döneri paylaşıyorum. Onun için yarım döner almanın bir mahsuru yokmuş, ama benim için mahsuru var. Çünkü bu meslek ve bu günlere gelmek için çok emek harcadım. Tıp dışı hiçbir branşla aynı unvanı paylaşmayı içime sindiremiyor ve bu duruma inanamıyorum. Bunun başka hiçbir ülke veya toplumda bir örneğinin olamayacağını ve bu durumun tamamen haksızlık olduğuna inanıyorum. Yüksek bir puanla ek kontenjanla biyokimya uzmanı oldum. Tıbbı kazanmak için tıp kazanan her meslektaşım gibi (diğer branştaki pek çok arkadaşım gezerken) eve kapanıp kafa patlattım. Üye olduğum şu ya da bu derneğin ne söylemde bulunduğu da pek çok doktor arkadaşım gibi beni de utandırıyor ve üzüyor. Þaşkınlık içinde farklı disiplinlerin bize kattıkları zenginlikleri takip ediyorum. Þunu da söylemeden geçemeyeceğim; birlikte çalıştığım biyolog arkadaşım doğum hastanesinde olmamıza rağmen “Mol gebelik ne demek?” diye bana soruyor, farklı disiplinlerdeki arkadaşlar bebekte sonuç olarak verdikleri bilirubin değerinin ne olduğunu bilmezken, biz sarılığın düzeyini, ne sonuç verirsek ne tedavi başlanabileceğini biliyoruz. Ve maalesef aynı kefeye konuluyoruz. --- medimagazin 7/12/2009 Prof. Dr. Süleyman Demir
|
|
serhatlevent
1 posts |
#forums.php?m=posts&id=187 2009-12-15 08:45 |
Yıllarını bu uğurda harcamış bir hekim olarak diğer tıp dışı kökenlilerle aynı kefeye konulmayı gerçekten hazmedemiyorum. Ne okuduğumuz okul aynı , ne ihtisas için girdiğimiz sınav.Eğer bu sınavda tıp dışı kökenliler de klinik cevaplamak zorunda olsalar veya biz laboratuvar isteyenler sadece temel bilim sorularını cevaplasak bakalım o çok yüksek puanlarla girdikleri eğitim araştırma hastanelerine girebiliyorlarmı.Böyle bir çifte standart ancak bizim ülkemizde olur.Eğer ihtisasa başlamadan önce bilseydim böyle bir durum var kesinlikle girmezdim.Madem bir hastane laboratuvarını onlar da idare edebiliyorlarsa sadece onlar alınsın. Ben mecburi hizmete giderken siz Çanakkaleye atanın. Aynı yerde çalışalım ben nöbet tutayım siz doktor değilsiniz diye tutmayın sonra da işinize gelince doktorum diye geçinin. Garip ama gerçek...
|
|
superior
1 posts |
#forums.php?m=posts&id=225 2012-04-04 17:41 |
Evet,
Öncelikle sırf bu konuya cevap yazabilmek için üye olduğum bu siteye beni yönlendiren Google'a teşekkürü bir borç bilirim. Tartışmaya gelince, tıpçı mı olmalı tıpçısız mı olmalı, 1-2-3 tıp demenin zamanı geldi. yukarıda,bazı derneklerin görüşlerini okuduktan sonra; Bu konuya 'cevap' niteliğindeki tek taraflı 'şahane' yazıları ve savunmaları gördüm. Bir kısmı bana çocukça gelirken bir kısmı da 'gazı olan' ama buna rağmen soda ile de geçmeyen malum arkadaşların tekrar cümlelerinden ibaret.. Temel bilimleri ve temel bilimciyi küçümseyen arkadaşlarımız demek ki tıp fakültesine girişte neden en az iki yıl temel bilim dersleri aldıklarını henüz kavrayamamışlar.ya da savundukları şey temel bilimcilerin birşey bilmedikleriyse demekki iki yılları boşa gitmiş.Hiçbir şey bilmeyen insanlardan demekki 'hiçbir şey' öğrenmişler.Klinik bilimleri de lise bilgilerinin üzerine anlamışlar. Diğer bir tezleri ise tıp doktoru olmayan arkadaşların tıp adına bilgilerinin olmadığı.Bu yüzden bu uzmanlık dallarına TUS (Tıp'ta uzmanlık eğitimi giriş sınavı) ile 'girilmiyor'!.Arkadaşlar hiçbir fikirlerinin olmadığı bir sınavı kazanarak üzerine eğitim alarak uzman oluyorlar.Aaa hayret verici,demekki mucizeyi gerçekleştiriyorlar. Madem temel bilimlerden soru çözüyorlar, o zaman Anatomi-Histoloji-Embriyoloji-Biyokimya-Fizyoloji-Mikrobiyoloji-Patoloji-Farmakoloji sorularını da iyilik ve ilham perileri değneklerini dokundurarak çözüyor demekki. Kendimizi kandırmayalım hiç. İçimizdeki haseti fesatı bir kenara koyduktan sonra; Bu satırları yazan insan Türkiye'nin en saygın Tıp fakültelerinden birisinde 2 yıl temel bilim,ardından da 2 yıl klinik ve genetik bilim dersleri aldı.Hem de tıp fakültesinin tıp bölümü öğrencileriyle aynı sırada,yanyana,aynı sınav ve sözlülerle..Tıp fakültesinin şu anda olmayan bir lisans bölümünden mezun oldu. Anatomide disseksiyon yaptı,en uç dallarına kadar arterini gördü,ligamenti eliyle tuttu,sözlüde Metin Toprak hocasının verdiği pensle m.digastricus'un venter anterioru'nu,femoral veni,vs.vs.daha ne varsa tutup çıkardı.histolojide saatlerce preparat inceledi,fizyolojide ejaksiyon fraksiyonunu,ekg'yi,yorumlamasını,inspirasyon kapasitesini ölçtü,biyokimyada bizzat bütün deneylerini yaptı,mikrobiyolojide türlü bakterileri türlü besiyerlerinde üretti-baktı-inceledi.patolojide preparatlarını inceledi,farmakolojide 'drug' ların metabolizmasını,kinetiğini,etkilerini inceledi,endokrinoloji-immunoloji-onkoloji-insan genetiği-moleküler genetik-halk sağlığı ve yazı uzun olmasını istemediği için buraya yazmadığı daha nelerin eğitimini aldı.Bitirirken hipokrat yeminini etti.Fakat tıp dr.u olarak mezun olmadı. Sonra 'o tıpla ilgili olmayan' TUS unu kazandı,biyokimya uzmanlık eğitimini aldı,uzman oldu. Ama gel gör ki haset fesat mekanizması bir anda Tıbbın içindeki birisini 'Tıp Dışı' diye bir tabirle tıbbın dışına atıverdi. Neymiş mol gebeliği bilmiyorlarmış,neymiş klinik yorum yapamıyorlarmış,neymiş bilirübin,anemiyi,anizositozu bilmiyorlarmış..Hadi beni bi kenara bırakın,Tıp fakültesinden mezun olmayan ama tıpta uzmanlık yapan birisinin bunları bilmediğini söylemek mantıksızdan öte artık 'gülünç' demektir. ne yani,şimdi ben de bazılarına 'sen de heterofil antikoru bilmiyosun,interferansı bilmiyosun,reaksiyon nedir,fotometre nedir,mol nedir molar nedir-pikogram nedir bilmiyosun mu demeliyim? Bu mesnetsiz hakaretlere arkadaşlarımızın bir son vermesini diler, temel branşlarda hekimlik yapamayan arkadaşları klinik branşlarda görmek ister,herkesin gözlerinden öperim.. 'Ayinesi iştir kişinin,lafa bakılmaz' Herkes kendine baksın,kendini eleştirsin. |
|
drcz
1 posts |
#forums.php?m=posts&id=238 2012-12-07 13:59 |
TIP FAKÜLTESİ MEZUNU BİYOKİMYA YADA MİKROBİYOLOJİ UZMANI OLMALI.
|