Prof. Dr. A. Emin KÜREKÇİ
Tam metin için tıklayınız
Eritropoezis hematopoezisin en önemli basamaklarından biridir. Erişkin bir kişide, günlük kırmızı küre döngüsü 1011 hücre sayısını geçer. Hemoliz ve/veya kanama gibi sebepler ile artmış eritrosit kaybı durumlarında, eritrosit üretimi hızlı ve çok belirgin bir şekilde artar. Bununla birlikte, eritrositlerin aşırı üretimi (örneğin “rebound” polisitemi) çok fazla miktarda eritrosit kaybı durumlarında bile meydana gelmez. Bu sebeple, eritropoezis çok sıkı kontrol edilen ve hızlı cevapla dolaşımdaki eritrositlerin sayılarını dar bir aralıkta tutmaya çalışan bir süreçtir.
Şekil 1’de insanlardaki eritropoezisin temel basamakları gösterilmiştir. Kök hücre faktörü, trombopoietin ve IL-3 gibi bir çok büyüme faktörü ile multipotent hematopoietik kök hücre eritroid progenitörlere yönlendirilir. Eritroid progenitörlerinin en immatür basamağı yaklaşık 7 günde “colony-forming-unit erythroid” (CFU-E)’e farklılaşan “burst-forming-unit erythroid” (BFU-E)’dir. CFU-E aşamasına yaklaşıldıkça progenitörlerin proliferatif potansiyeli azalır. Her bir CFU-E, 7 gün içerisinde birçok farklılaşma basamağından sonra (proeritroblast, bazofilik eritroblast, polikromatofilik eritroblast ve ortokromatofilik eritroblast) 8-64 arasında matür bir eritroblast kümesi geliştirir. Ortokromatofilik eritroblastlar bölünmezler, fakat çekirdekleri ayrılır, (“enükleasyon”) ve dolaşıma salınan, retikülosit olarak isimlendirilen olgunlaşmamış eritrositleri oluştururlar. Dolaşımda bir gün geçirdikten sonra retikülositler eritrositlere dönüşür. Eritroid progenitör hücrelerin normal çoğalması ve farklılaşması demir, folat ve vitamin B12 gibi birçok esansiyel besinlere, stromal hücreler ile etkileşime ve eritropoietin (EPO) uyarısına gereksinim gösterir.
Demir Metabolizması
Demir eritropoetik fonksiyon, oksidatif metabolizma ve hücresel immunite için gerekli olması nedeniyle esansiyel bir elementtir. Erişkin bir erkek için vücuttaki toplam demir miktarı 3500 mg’dır (50 mg/kg). Vücuttaki demirin coğu hemoglobinler içinde dağılım gösterir (% 65; 2300 mg). Yaklaşık olarak % 10’u (350 mg) kas lifleri içinde (miyoglobin) ve diğer dokulardadır (enzimler ve sitokromlar). Kalan demir ise karaciğerde (200mg), retiküloendotelyal sistem makrofajlarında (500mg) ve kemik iliğinde (150mg) depolanmaktadır. Diğer yandan vücudun demiri aktif olarak vücuttan atması için bir yol olmaması sebebiyle atılımı olmadığı için, diyetteki demirin duodenumdan emiliminin düzenlenmesinin, demir homeostazisinde kritik bir rolü vardır. Demir hücresel metabolizmada ve aerobik solunumda esansiyel olduğu için bu regulasyon çok önemlidir ve demir aşırı yüklenmesi
serbest radikal oluşumu ve lipid peroksidasyonu yoluyla hücre ölümüne ve toksisiteye yol açmaktadır. Bunun için demir homeostazisi sıkı bir regulasyon gerektirmektedir. Bu makalenin birinci kısmında demir metabolizmasının ana yollarını ve regülasyonunu (Şekil 2), ikinci kısmında kısımda ise bu yolaklardaki ve regülasyondaki bozuklukları inceleyeceğiz.
Tagler: Demir
Comments: (0)
Henüz yorum yapılmamış