Submitted by: sdemir   Date: 2009-02-07 09:00
Obezite patogenezi
Merve Sibel Durak, Filiz Akbıyık, Ediz Demirpençe



Obezite, vücudun gereksiniminden fazla enerji içeren gıda alımı nedeniyle yağ dokusu oranında artış olması ve bunun sonucunda da vücut ağırlığının artması olarak tanımlanmaktadır. Vücut ağırlığında artış, vücut kitle indeksi (VKİ)’nde de artışa sebep olur. VKİ > 30 olması durumunda kişi obez olarak değerlendirilir. Obezite bugün, yol açtığı komplikasyonlar nedeniyle yaşamı tehdit eden bir durum olarak görülmektedir. En önemli komplikasyonu olan Tip 2 diabetes mellitus (DM) gelişimine yol açmasının yanı sıra, kardiyovasküler hastalıklara ve kansere de zemin hazırlamaktadır. Obezitenin oluşumunda, enerji dengesini düzenleyen nöroendokrin mekanizmalar üzerinde etkili olan çevresel ve genetik faktörlerin rol oynadığı düşünülmektedir. Normal kilodaki insanlar, gereksinimlerinden fazla gıda alımı sonucu vücut yağ depolarının artmasına karşı korunur. Adipozitenin olumsuz geribildirimi olarak tanımlanan bu olgu, yağ kütlesinin artması durumunda iştahın azalacağı ve enerji harcanmasının artacağını öneren lipostat teorisi ile uyumludur. İştahın düzenlenmesi insanlarda santral sinir sistemi düzeyinde olmaktadır ve bu düzenlenmeye aracılık eden başlıca molekül adipositler tarafından üretilen leptindir. Küçük bir protein olan leptin vücut yağ içeriği ile orantılı düzeyde kanda bulunur ve santral sinir sistemine geçer. Leptin reseptörü ekspresyonunun en yüksek olduğu yer bazomedial hipotalamustaki arkuat çekirdektir.
Tagler: Leptin,  Obezite

Comments: (0)

Henüz yorum yapılmamış