Nilgün Kaşifoğlu
Linki görmek için üye olunuz
Gastrik spiral şekilli bakteriler insan ve hayvanlarda uzun yıllardan beri bilinen mikroorganizmalardır. 1880’li yıllarda hayvan midelerinde gösterilen bu spiral bakteri, ilk kez 1983 yılında Warren ve Marshall tarafından insan midesinden izole edilmiştir. Warren bakterinin kronik gastrit ile ilişkisine dikkati çekmiş, Marshall bakteriyi üreterek mikrobiyolojik olarak tanımlamıştır. 1984’te “Campylobacter pyloridis” adını verdikleri bakteri 1989’da “Helicobacter pylori” adını almıştır. Bu bakterinin bir kez konağa yerleştikten sonra yıllarca kalabildiği hatta tedavi edilmediği takdirde yaşam boyu varlığını sürdürdüğü bilinmektedir. Midede Helicobacter pylori (H.pylori) kolonizasyonu gastrit, duodenal ve peptik ülser, kanser ve gastrik lenfoma gibi pek çok gastrointestinal hastalıkla ilişkilidir. Dünya popülasyonunun %50’den fazlasının bu bakteriyle enfekte olduğu öngörülmektedir. Gelişmekte olan ülkelerde bu oran %70-90’a çıkarken, gelişmiş ülkelerde daha düşüktür. H.pylori enfeksiyonlarının tanısında invaziv ve invaziv olmayan farklı yöntemler kullanılabilir. Üre nefes testi ve serolojik testler invaziv olmayan tanı testleridir. Ancak H.pylori enfeksiyonlarının tanısında altın standart test, patojenin mide biyopsi örneklerinde doğrudan gösterilmesi ve kültürde üretilmesidir. Bu da endoskopik olarak mide dokusu örneğinin alınmasını gerektirir. Kültür yöntemi en az 4-7 günlük inkübasyona gereksinim duyulan bir yöntemdir. Serolojik testler hızlı olmalarına karşın Campylobacter türleri ile çapraz reaksiyon olasılığı olması ve aktif enfeksiyon ile geçirilmiş enfeksiyonu ayırt edememesi bu testlerin dezavantajlarıdır. Mide dokusu örnekleri, tükrük veya dışkıda moleküler bazlı yöntemlerle H.pylori varlığı saptanabilir, patojenite adası genleri ile direnç genleri araştırılabilir; FISH yöntemi ile doku örneklerinde H.pylori aranarak klaritromisin direnci bakılabilir.
Tagler: Helicobacter Pylori
Comments: (0)
Henüz yorum yapılmamış