Dr. Cemal AKAY
Linki görmek için üye olunuz
Biyomarkörler; maruziyeti, erken hücresel yanıtları ve kalıtsal ya da kazanılmış duyarlılıkları yansıtan biyolojik, fizyolojik ve fonksiyonel göstergelerdir. Biyolojik etkinin uyarı sinyalleri olarak düşünülebildikleri
gibi, kimyasal maruziyetin ve biyolojik olarak etkin dozun kesin ve tam bir ölçütü olarak da kabul edilebilirler. Ksenobiyotikler ve oluşan etkiler arasındaki ilişkinin tanımlanması için ise, maruziyet ve hastalık sürecinde yer alan mekanizmaların belirlenmesi gerekir. Bu, çok basamaklı süreç kimyasal maruziyetle başlar, internal doz ve biyolojik olarak etkin dozla devam eder, yapı ve fonksiyonlarda değişiklikler oluşturduktan sonra hastalığın ortaya çıkmasıyla sonuçlanır. Herhangi bir biyomarkör-etki ilişkisinin validasyonu, beraberce yürütülen deneysel modelleri ve insanlarda yapılan çalışmaları gerektirmektedir. Biyomarkörler, çok çeşitli bilimsel alanlarda kullanılabilmektedir (toksikoloji, epidemiyoloji, moleküler biyoloji, klinik farmakoloji ve diğer klinik bilimler). Konu üzerine ilginin artması yeni markörlerin keşfedilmesine zemin hazırlamaktadır. Biyomarkörler, çok basit olanlardan (kanda hemoglobin ölçülmesi), çok kompleks ve pahalı metodlara (DNA katım(adduct) ürünlerini belirleme metotlarına) kadar geniş bir aralıkta dağılım gösterirler. Sonuç olarak, biyomarkörler alanında moleküler biyolojik-analitik teknikler ile elde edilen ilerlemeler, kimyasal ajanlara maruziyetin, birey ya da popülasyon duyarlılığının, risk değerlendirmelerinin, doz-yanıt ilişkisinin (hem ilaçlar hem de toksik kimyasallar için) ve tedavi rejimlerinin etkinliğinin araştırıldığı çalışmalara büyük hız kazandıracaktır.
Tagler: Marker, Toksikoloji
Comments: (0)
Henüz yorum yapılmamış