Centro Laboratuvarları
Osteoporoz, azalmış kemik kütlesi, bozulmuş kemik yapılanması sonucu kemik kırılganlığında artış ve kırıklara yatkılık ile karakterize bir hastalıktır. Kemik kitlesindeki kayıp ve kemik kalitesinin bozulması yaşlanmanın kaçınılmaz sonucudur. Yaşlanmaya bağlı kemik kaybı her iki cinste 40 yaşından sonra başlar. Kadınlarda menopoz sonrasında kemik kaybı (daha çok trabeküler) hızlanır. Osteoporoz toplum nüfusunun %10’unu etkiler,bu kişilerin % 6’sında ani kemik kırıklarına neden olur ve bu kırıkların da en önemlisi kalça kırıklarıdır. Bütün dünyada yaşlı nüfusun artması ile kalça kırık insidansı da artmaktadır. Osteoporoz oluşumundaki etyolojik ve patolojik koşullar hakkında yeterli bilgi olmasına rağmen, erken teşhis ve optimal tedavi konusunda yaşanan problemler için yeni protokollere gereksinim duyulmaktadır.
Kemik dokusu metabolik aktif ve dinamik bir doku olarak sürekli dönüşüm gösterir. Sağlıklı bir erişkinde rezorbsiyon (osteoklastik aktivite) ve formasyon (osteoblastik aktivite) birbirine sıkıca bağlıdır. Kemik kaybı bu iki sürecin bozulması veya dengesiz hale gelmesi ile oluşur. Postmenopozal kadınlarda klinik olarak osteoporozun ortaya çıkabilmesi için östrojen eksikliğinin yanı sıra başka faktörlerin de bulunması gerekir:
Günümüzde osteoporoz teşhisi için kemik mineral dansite (BMD) ölçümü ve biyokimyasal analizlerden yararlanılmaktadır:
• İlk defa doktora başvuran bir hastada BMD ölçerek o hastanın hızlı ya da yavaş kemik kaybı olduğunu anlamak mümkün değildir.
• BMD, biyokimyasal belirteçlere göre osteoporozun daha geç safhalarında bulgu vermekte, sık sık uygulandığında insan sağlığı açısından sakıncaları bulunmaktadır.
Linki görmek için üye olunuz
Comments: (0)
Henüz yorum yapılmamış