Submitted by: sdemir   Date: 2009-07-27 12:35
Demir eksikliği anemisi
İnci Yıldız



Demir eksikliği anemisi dünyada en sık ve en yaygın olarak görülen anemidir. Özellikle süt çocukları ve genç kızlarda daha sık gözlenir. Etioloji değişiklik göstermekle birlikte, sıklıkla demirden fakir beslenme, kan kayıpları ve emilim bozuklukları sonucu gelişir. Çocuklarda solukluk, kardiovasküler ve nörolojik belirtiler, pika, kaşık tırnak, glossit, angüler stomatit gibi epitel değişiklikleri gibi belirtiler ile kendini gösterir. Tedavi oral veya parenteral demir ile yapılır.
--

Vücutta demir dağılımı ve demir metabolizması

Doğumda vücutta toplam Fe miktarı 80 mg/kg’dır. Sağlıklı bebeklerde bu Fe deposu, ilk 5-6 ay hemoglobin (Hb) yapımı için yeterlidir. İlk 2-3 ayda yenidoğanın yüksek Hb düzeyi hızla azalırken, yıkılan alyuvarlardan açığa çıkan Fe, depolarda toplanır, ancak doğum ağırlığı yaklaşık iki katına çıktığında kan hacmi de hızla arttığından Fe depoları tükenir. Çocukluk çağında günlük Fe ihtiyacı 0,8-1,5 mg/gündür. Diyetteki demirin %10’u emildiği için günlük beslenmede çocuk 8-15 mg Fe almalıdır. Süt çocukluğu ve ergenlik döneminde hızlı büyümeye bağlı olarak Fe ihtiyacı artar (1,13).
Normal bir erişkinde 40-50 mg/kg demir bulunur. Her gün 0,5 ile 1 mg demir, deri veya mukoza yüzeylerinden kaybedilen hücreler ile vücuttan atılır. Ayrıca adet kanamaları ile genç kızlar ve kadınlar da günde 1 mg demir kaybeder. Demirin vücuttaki anatomik dağılımı, kimyasal özellikleri ve görevleri esas alınarak üç ana Fe bölgesi tanımlanır (14):
1. Fonksiyonel Fe: Hemoglobin, miyoglobin, hem enzimleri ve hem-dışı enzimlerde bulunan demirdir. Toplam vücut demirinin yaklaşık %80’i eritrositler içindeki Hb’de, %10’u ise kastaki miyoglobinde bulunur. Miyoglobindeki Fe kas kasılması sırasında oksijenlenmeyi sağlar. Diğer Fe içeren proteinler sitokromlar, triptofan 1, 2-dioksijenaz, miyeloperoksidaz ve katalazdır. Ayrıca birçok enzim de demire bağımlıdır.
Demirin fonksiyonel kullanılabilirliği 2 veya 3 değerlikli oluşuna göre değişir. Bu özellik demirin kolayca elektron alıp vermesini sağlar, örneğin demir içeren mitokondrial sitokromlar elektron transferi yaparak glükozdan ATP oluşumunu sağlar.
Sıvı ortamda eritildiğinde 2 değerlikli ferröz demir hemen 3 değerlikli ferrik şekle oksitlenir. Bu tip demir fizyolojik pH’da eriyik hale geçemez ve oluşan tuzlar (ferrik hidroksit tuzları) metabolik olarak yararsızdır.
2. Transport demiri: Demir taşınmasında görev alan yapı transferrindir. Transferrinin yaklaşık 1/3’ü Fe ile bağlı durumdadır.
3. Depo demiri: Vücuttaki depo Fe bileşikleri ferritin ve hemosiderindir. Ferritin, eritroid ana hücreler ile makrofaj ve hepatositlerde bulunur.
Transferrin almacı (reseptörü)
Hücre zarında bir glikoprotein olup transferrin-demir bileşimine bağlanır ve demiri bir vezikül içinde hücre içine alır. Hücre yüzeyindeki transferrin almaçlarının sayısı hücre içine Fe alımının temel belirleyicisidir. Transferrin almacı en fazla eritroid seri öncü hücreleri, plasenta ve karaciğerde bulunmakla birlikte tüm hücrelerde mevcuttur. Plazmada “solübl” transferrin almaçlarının (sTFR) miktarı, eritropoezin hızı ve Fe düzeyi ile değişir. Demir eksikliği olan hastalarda miktar belirgin olarak artmıştır. “Solübl” transferrin almacının ölçümü özellikle DEA ile kronik hastalık anemisinin ayrımında fayda sağlar.
Ferritin, enflamasyonlarda ve karaciğer hastalıklarında Fe depoları ile orantısız olarak yüksek bulunurken, transferrin almacı bu durumlardan etkilenmez ve DE’nin güvenilir bir göstergesidir. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Hematoloji-Onkoloji Bilim Dalı’mızda yapılan bir çalışmada kronik hastalık anemisi (KHA) ve DEA ayırıcı tanısında sTFR değerini göstermek için toplam 74 olgu incelenmiştir. Normal kontrollere oranla KHA ve DEA da sTFR değerleri yüksek olup (KHA: 107, DEA 376), DE’yi belirlemede sTFR-ferritin indeksi tek başına sTFR’den daha anlamlı bulunmuştur (15).
Ferritin
Ferritin demir depolayıcı bir protein olup, hemen hemen tüm hücrelerde bulunur, demirin toksik olmayan şekilde depolanmasını ve gereğinde kolayca salınmasını sağlar. Eritroid öncü hücreler ile Fe metabolizması ve depolanmasında özel rolleri olan makrofaj ve hepatositlerde en yüksek miktarda bulunur. Normalde plazma ferritin düzeyi hücre içi ferritin miktarı ile doğru orantılıdır. Bu nedenle plazma ferritin konsantrasyonu, vücut Fe deposunun durumunu yansıtır (14). Ferritin katabolizması sonucu açığa çıkan Fe, vücut tarafından yeniden kullanılır veya ferritinden daha fazla Fe içeren amorf, suda erimeyen hemosiderine dönüşür.
Demir emilimi
Diyetteki demirin emilimini demirin emilebilir formda olup olmaması, miktarı, diyetin bileşimi, sindirim sistemi etmenleri, bireyin Fe ihtiyacı ve sağlık durumu etkiler. Diyet demiri hem demiri ve hem-dışı demir olarak iki şekilde bulunur:
Hem demiri: Diyetteki demirin %10’u hem demiri şeklindedir. Hemoglobin ve miyoglobin hem proteini olup ette bulunur. Et tüketiminin fazla olduğu Avrupa ve Kuzey Amerika gibi ülkelerde hem demiri diyetteki demirin 1/3’nü oluşturmaktadır ve DEA sıklığı daha düşüktür. Etin az tüketildiği ülkelerde ise DEA oranı yüksektir.
Hem demiri emilimi hem-dışı demire göre yüksektir ve diyetteki diğer etmenlerden ve duodenal pH’dan etkilenmez. Hem demirin %30’u emilirken hem-dışı demirin ancak %5’i emilir.
Hem-dışı demir: Diyetteki demirin %90’ı hem-dışı demir şeklinde olup sebze, tahıl ve bitkilerde bulunur. Hem-dışı demir diyette ferrik bileşimler şeklinde bulunur. Besinin içerdiği fitat, fosfat, oksalat ve tannat ferrik Fe ile bağlanarak çökmesine ve emilmeyecek makromoleküller oluşmasına yol açar iken diyete 50 mg kadar az miktarda C vitamini eklenmesi Fe emilimini iki kat artırır (16).
Farmakolojik Fe, iyi emildiği için, genellikle 2 değerlikli Fe tuzu şeklindedir.
Demir emilimi başlıca duodenumdan olur. Duodenuma gelen demirin durumu emilimi etkiler. Fizyolojik pH’da diyetle alınan Fe+2, hızla, çözünür olmayan Fe+3 şekline dönüşür. Midedeki asit düodenum da pH’ı düşürür ve demirin erirliğini ve emilimini artırır. Askorbat ve sitrat da demirin erirliğini ve emilimini artırır. Demir buradan bağırsak epitel yüzeyine nakledilir. Demir duodenum enterositi yüzeyine ferrik (Fe+3) şekilde gelir. Burada ferrik redüktaz etkisi ile 2 değerlikli demire indirgenir, enterosit içine alınır. Enterosit içinden dolaşıma geçebilmek için bazolateral zara ulaşabilmelidir. Demir, zar içinde transferrine bağlanır. Demir-transferrin bileşiği dolaşıma geçerek, Fe gereksinimi olan tüm hücrelere, kemik iliğine ve karaciğere giderek transferrin almacına bağlanır. Normal koşullarda transferrinin yaklaşık 1/3’ü Fe ile doludur. Normal şartlar altında dolaşımda transferrine bağlı olmayan Fe bulunmaz. Transferrin üzerindeki Fe bağlayan bölgelerin toplamı plazmanın total demir bağlama kapasitesini (TDBK) yansıtır. Dolaşımda bulunan transferrine bağlı demirin %80’ni yeni eritrosit sentezinde kullanılmak üzere kemik iliğine gider. Transferrin molekülünün yarılanma ömrü sekiz gündür. Her bir transferrin molekülü dolaşımdaki yaşam süresi boyunca 100-200 kez Fe taşıma döngüsüne girer (1).
Tagler: Anemi,  Demir,  Demir Eksikliği

Comments: (2)

1.   Posted by sevvalcakir   2024-03-24 10:48  

merhaba, linkten yönlendirilen site açılmıyor. makaleyi bana mail atma şansınız var mı acaba?

2.   Posted by sdemir   2024-03-29 12:09  

Link yenilendi