Submitted by: sdemir   Date: 2009-10-15 09:38
VİTAMİNLER
Prof..Dr. Mustafa ALTINIŞIK

Vitamin tanımı ve tarihçe
Vitaminler, sağlıklı beslenme için küçük miktarlarda alınmaları zorunlu olan, herhangi birinin eksikliği spesifik bir bozukluk ve hastalık meydana getiren organik maddelerdir:
Sir James Lancaster, 1601 yılında gemi tayfalarının diyetlerine turunçgil meyvelerini eklemiş ve bunun gemiciler arasında oldukça yaygın olan diş etlerinin kanaması, dişlerin düşmesi ve genel durumun bozulmasıyla karakterize bir hastalığa karşı koruyucu etki gösterdiğini bildirmiştir.
Takaki, 1882’de diyetlerine et, arpa, meyve eklenmiş Japon gemicilerinde beriberi olarak bilinen hastalığın tedavi edildiğini gözlemiştir.
Hopkins, 1912 yılında süt içermeyen, karbonhidrat, yağ, protein ve tuzlardan ibaret sentetik diyetle beslenen sıçanların normal olarak büyümediklerini; fakat hayvan başına günde 2 mL süt eklemekle büyümenin normale döndüğünü göstermiştir. Benzer şekilde süt eklenmiş diyetle beslenen sıçanların diyetinden sütün çıkarılmasıyla büyümede durma olduğunu görmüştür. Hopkins, bu gözlemlerinden normal büyük besinlere ek olarak sütte hayvanın büyümesi ve yaşaması için gerekli faktör veya faktörlerin bulunduğu sonucunu çıkarmış; büyüme ve yaşama için gerekli bu faktörlere vitaminler demiştir.
Vitaminlerin sınıflandırılmaları
Vitaminler, suda çözünen vitaminler ve yağda çözünen vitaminler olmak üzere iki sınıfa ayrılarak incelenirler; ayrıca vitamin benzeri bileşikler de vardır.
Suda çözünen vitaminler: Vitamin B1 (tiamin), vitamin B2 (riboflavin), nikotinik asit (niasin), vitamin B5 (pantotenik asit), vitamin B6 (piridoksin), biotin (vitamin H), folik asit, vitamin B12, vitamin C (askorbik asit)’tir.
Suda çözünen vitaminlerin birbirinden çok farklı kimyasal yapıları vardır; fakat hepsi polar moleküllerdir; bu nedenle suda çözünürler.
Vitamin B12 hariç suda çözünen vitaminler, bitkiler tarafından sentez edilebilirler.
Vitamin B12 ve vitamin C (askorbik asit) hariç suda çözünen vitaminlerin depo şekilleri yoktur; diyetle devamlı olarak alınmaları zorunludur.
Suda çözünen vitaminler, enzimatik reaksiyonlarda koenzim veya kosubstrat olarak görev alırlar; kofaktör olarak rol oynarlar.
Vitamin benzeri bileşikler: Kolin, karnitin, α-lipoik asit, PABA (p-aminobenzoat), inozitol, koenzim Q gibi bileşiklerdir.
Vitamin benzeri bileşikler, suda çözünürler; bazı biyokimyasal tepkimelerde katalitik etkilidirler; vücutta sentezlenmemeleri nedeniyle besin maddeleri içinde alınmaları gerekir.
Yağda çözünen vitaminler: Vitamin A, vitamin D, vitamin E, vitamin K’dir.
Yağda çözünen vitaminlerin hepsi izopren türevi apolar moleküllerdir.
Yağda çözünen vitaminlerin emilmeleri için yağ emiliminin normal olması gerekir; yağ emiliminin bozulduğu steatore ve safra yolu tıkanıklıkları, yağda çözünen vitaminlerin malabsorpsiyonu sonucunu doğurur.
Bağırsaklardan emilen yağda çözünen vitaminler, şilomikronlar içinde karaciğere taşınırlar. Vitamin A, vitamin D ve vitamin K karaciğerde depolanırlar; vitamin E yağ dokuda depolanır.
Yağda çözünen vitaminler, kanda lipoproteinler veya spesifik bağlayıcı proteinler tarafından taşınırlar.
Yağda çözünen vitaminler, safra yoluyla atılırlar; idrarla atılmazlar.
Vitamin A ve vitamin D’nin yüksek dozlarda alınmaları toksik etkiler meydana getirir.
Vitamin D, kalsiyum ve fosfor metabolizmasının düzenlenişi ile ilgisi nedeniyle bir hormon olarak da kabul edilir.

Tam metin için
Tagler: Altınışık,  Vitamin

Comments: (0)

Henüz yorum yapılmamış